star.scream

 
Medeni hal: bekar
Zodiac sign: Boğa
Doğum Günü: 1983-05-15
Katılım: 14.02.2012
" Şikayet ettiğiniz yaşam, belki de başkasının hayalidir. Lev TOLSTOY "
Sonraki seviye: 
Points needed: 170
Son oyun
Zar

Zar

Zar
2 yıl 68 gün önce

ANI YAKALA...

ANI YAKALA...

Hayat şimdi mi, gelecek mi, yoksa geçmiş mi? Sizce hayat hangisi...  Anı yaşamak
ya da geçmiş ve gelecekte yaşamak…

Hayat geçmişteki hatalara takılıp onlarla bir
ömür sürmek vicdan azabı çekmek değildir. Tabi ki geçmişte yaşananlardan ders
almak gerekir. Asıl olan o hatalar çözümlenerek bir daha tekrarlanmamasıdır.
Yoksa yaptığımız hatalara takılıp, onlarla yaşamak değildir hayat
denilen süreç...  Sonuçta insan olan hata yapar, hatta yapmalıdır,
insan olmanın gereği olarak kaçamayacağımız bir gerçek olarak… Düşünsenize hiç
hata yapmadan nasıl yaşanır ki? Melek olmadığımıza göre... 

 

Bu yüzden hayatı hatalarıyla kabullenmeliyiz.
İnsan hatalarıyla da insan! Hayatta hata yaparak doğruları öğreniriz kimi zaman.
Yok, böyle olmaz diyor sanız, o zaman hayat değildir yaşananlar belki oyun olur
da çıkıp dünya sahnesinde oynanır. Hem de hilelerini öğrenerek oynanan bir
oyun... Ne kadar basit  ve berbat bir oyun olmaz mı sizce de? Geçmişteki yapılan
hatalar için yalvarmalar da değildir hayat! Sadece bir özür dileyerek çözmeli
hataları. Sonrasında bir ömür dövünmek bir hata için fazlası, insanın hayatını
mahvetmekten başka bir şey değil.

 

İnsanlar yaptıkları ve yaşadıkları şeylerden
sadece pişmanlık duymamalı, ders almasını ve çıkarımlar yapmasını da bilmeli…
Çünkü ‘Keşke’ ler insanı içten içe yiyen bir kurt gibidir. Yavaş yavaş
ama acı çektirerek hayatı mahveden bir kurt işte... Siz her işinizden önce bir
kere düşünün! Hatta olmadı derseniz iki  kere düşünün. Düşünün ki yanlış
yapmayın. Sonrasında keşke demeyin... "Çalışsaydım keşke, başarsaydım
keşke, söylemeseydim keşke" vs. Of, offf bu keşkeler hiç tükenmez ki. Tek tükenen
insan ömrü ve kayıp duygularımızdır. Hem de o kadar hızlı tükenir ki, ancak
tabutta fark edersiniz...

 

Hayatta geleceği planlayarak ben şu saatte
şunları söylemeliyim veya şurada olmalıyım gibi bir plan yapma imkânınız da
yoktur. Çünkü iki dakika sonrası için hayatın size ne gibi bir sürpriz
sunacağından habersizsinizdir. Zaten bilinseydi de hayat denilen gerçek
gizemli bir süreç olmaz, gayet tabi ve monoton gidişatıyla sıkıcı olmaz mıydı?
Aynı pille çalışan "Barby" bebekler gibi... Acıkınca mama, ağlayınca
kucak, oyun istediği zaman oyun... Bunlar mıdır yaşamak denilen bir ömür? 

 

Elbette ki,  geleceğimizi planlayacağız, bir
disipline tabi tutacağız. Ama bunu sağlayacağız derken hastalık haline getirerek
kuralcı bir tip olup çıkmayacağız ortaya. Neden mi? Çünkü hayatı kaçırmamızın
önlenemez baş sebeplerinden olur da ondan! Ben büyüyünce şu olacağım, sen
büyüyünce şu mesleği seçeceksin, benim kızım, benim oğlum… Tamam ol! Sana olma
diyebilecek bir güç yok. Hatta olman gereken şeyin gerçekleşmesi için de bol bol
çalış.  Fakat bir şeyi lütfen atlama! O da; kendin olarak anı yakala ve
bu gerçekler ışığında ve gönlünce yaşamaya çalış. 

 

Bakın işte bitkiler yaşıyor. Su akıyor, güneş
ise doğuyor ve batıyor. Öyleyse sende bir yaratılış mucizesi olduğunu
hiçbir zaman hatırından çıkarma! Kendi özelliklerini farkında ol ve onları en
üst limitine kadar kullan ve geliştir… Daha da önemlisi ise içinde
bulunduğunuz anı yaşarken bir başkasına odaklı değil, bizzat kendin için yaşa.

 

Senin şifren “Anı Yakala”
olmalı. Zira bu olmazsa sen de yoksun kusura bakma. Andan başkası belki
olmayacak ve dün geçmiş olacak, yarında henüz gelmemiş! Fakat anı yakalamış
durumdasın onu da kaçırırsan bir daha böyle anlar elinde
olamayabilir…

 

Unutma ki ömür çok kısa ve hızlı kayıyor,
insanın elinden ve geleceğinden. Onun için geçmişten ders alıp, geleceğimizi
planlayarak anı yaşamalıyız. Sırf hayat mort olsun diye!

 

Her gün içinde barındığınız zamanı eskitirken
“anı yakalayarak”  yaşayabilmeniz dileğiyle...

Selamlar...

 

yaşamadair.blog