Koç kadını için seks, spor gibidir. İçindeki güçlü enerjiyi boşaltabileceği muhteşem bir egzersizdir.
Koç erkekleri; her zaman, her yerde ve şartta seks yapabilirler. Burcun kadınları gibi onlarda seksi spor gibi ele alırlar.
Boğa kadını için seks, şık bir mekanda yenen lezzetli bir yemek gibidir.
Boğa erkekleri için seks, önce üremektir. Partneri ile bir çocuk sahibi olmak üzere seviştiği zaman inanılmaz bir performans sergiler.
İkizler kadını için, seks aktif zekasını kullanmadığı tek alandır. Çoğu zaman zihnini boşaltmak, sinirlerini gevşetmek amacı ile sekse ihtiyaç duyar.
İkizler erkeği, değişikliklerden hoşlanır. Bu değişikliklerin içinde, partner değişikliği önemli bir yer tutar.
Yengeç kadını için seks, son derece doğal bir aktivitedir. O, dünyaya bir sürü çocuk getirmek için gelmiştir ve her seviştiğinde doğurganlığını hisseder.
Yengeç erkeğine güzel bir yemek yapıp, sarılıp kucaklarsanız kendini sekse hazır hisseder. Biraz ana kuzusudur ama, kurda dönüşmekte gecikmez.
Aslan kadını, son derece ateşlidir ama, onun ateşini körükleyecek bir partneri olursa.
Aslan erkeği için seks, ne kadar güçlü olduğunu gösterebileceği bir alandır. Bu yüzden, kendine fazla güveni olan bir partner ile mutlu olamaz.
Başak kadını, hayatının diğer alanlarında olduğu gibi , cinsel yaşamında da titizdir. Hem kendisi, hem de partnerinin hijyeni onun için çok önemlidir.
Başak erkeği de, hijyene çok düşkündür. Değişik tekniklerden hoşlanır ama, bazen kendini o kadar çok tekniğe kaptırır ki, duygularını yaşamakta zorlanır.
Terazi kadını için, bu konuda da uyum şarttır. Kendisi ile aynı yerde, aynı şartlarda, aynı şekilde seks yapabilecek bir partner bulamazsa; cinsel yaşamı bir kabusa dönüşebilir.
Terazi erkeği, ancak güzel bir kadın ile seksi düşünebilir. Aksi taktirde, karanlıkta sevişmeği yeğleyecektir.
Akrep kadını, vamp denilen cins kadınlardandır. Partnerini kolayca uyarabilir. Bu, onun doğal yeteneğidir. Onun için seks, yaş, yer, zaman gözetmeksizin yapabileceği zevkli bir iştir.
Akrep erkeği için seks, her şeyden önce gelir. Aç kalabilir ama sekssiz yaşayamaz. Seksi tabir edilen kadınlara, düşkündür.
Yay kadını , seksi sever ve bu onu çok eğlendirir. Fakat bazen eğlence limitlerini öğle bir aşar ki, partnerine zor anlar yaşatır.
Yay erkeğinin cinsel yaşamı maceralar ile dolu olmalıdır. Fırtınalı bir gecede, çadırda, denizin dibinde, çam ormanlarında ve aklınıza gelebilecek tüm egzotik ortamlarda seks yapmaktan hoşlanır.
Oğlak kadınları, yaşamlarının diğer alanlarında olduğu gibi güvenli seksten yanadır. Güven duymadığı kişi ile, asla beraber olmaz
Oğlak erkeği , mesafeli ve soğuk görünür. Tatmin olması güçtür. Bir gecelik ilişkilerden hoşlanmaz. Bunu istese bile son anda vazgeçebilir.
Kova kadını, bağımsızdır. Bir gecelik aşklar, evli erkekler, sıra dışı kişiler ilgisini çeker. Evlilik, cinselliğe olan ilgisini azaltır.
Kova erkeği için, seks arkadaşlıktan sonra gelir. Arkadaş olabildiği kadınla, seksi düşünebilir. Seks, yaşamında önemli bir yer tutmaz.
Balık kadını romantiktir. Bu yüzden , aşık olmadan seks yapması mümkün değildir. Seks, onun ayaklarını yerden kesecek muhteşem bir deneyimdir.
Balık erkeği, çok çabuk etkilenir. Bu yüzden sürekli partner değiştirebilir ve vicdan azabı duyar. Seks, onun için elinde olmadan kendini kaptırdığı dalgalara benzer.
Okuduktan sonra; "Aynı ben, hiç alakası yok, doğru, yanlış..." gibi değerlendirmelerde bulunabilirsiniz. Fakat akrep burcu için özel düşünülmesi gerekir! Oğlaklar da uzak dursun!
BURÇLAR
Kalbimin Sol Yanındasın
Kalbimin Sol Yanındasın
Hayat izin verseydi, şartlar başka türlü olsaydı, başka bir yerlerde karşılaşmış olsaydık belki; çok severdim seni.
Şimdi dilim varmıyor aslında söylemeye ama dışarıdan bakınca görüyorum aslında aradığının çevrende dolananlar olmadığını. Biliyorum, sen de benim gibi seversin… Biliyorum, sen nasıl sevilmek istersin….
Farklı ömürlerin törpülerinden geçip şekillenmiş olsak da, biz seninle aynı baharın çiçekleriyiz. Aynı mevsimde farklı dallarda açarız. Aynı güneşten besleniriz, aynı sıcaktan kaçarız.
Biliyorum sen de karda açmayı seversin, mücadeleyi ömrünün sebebi bilirsin, aklının her köşesini sevgiyle süslersin. Biliyorum çünkü bende bir suretin var, farkında değilsin.
Şimdi ayrılıyoruz diye biraz hüzünlüyüm bakma gözlerime. Ellerini ellerimin yakınında tutma. Nefesime yaklaşma öyle, şeytan doldurur dudaklarımızı diye korkarım.
Sen şimdi kalbimin sol yanında nöbettesin, öyle duruyorsun işte. Sınırda bekleyen askerler gibi, sanki orayı koruyorsun. Belki bir gün bütün yüreğimi alıkoymak için, o kısma ismini yazdın, çekilmiyorsun.
Bakıyorum kendime, sonra sana, izliyorum bizi… Tuhaf bir bağ kuruyorum ömrümün orta yerinde aklınla. Sen farkında değilsin mutlaka, gece yarılarında düşüncelerim uyandırıyor yatağından seni. O gece yarıları dolaşman boş sokaklarda bu yüzden…
Kalbimin sol yanındasın, hiç çalamadığım bir melodi gibi… Sanırım bir zaman daha orada kalacaksın.
Belki bir ömür geçecek, belki saçlara aklar düşecek, ben seni yine bir yerlerde seveceğim
AÇILIM
Dinle beni ey millet, Dinle beni ahali
Bu açılım ne iştir, nedir bunun meali ?
Ne olacak bunlarla memleketin bu hali ?
Habur'da gördünüz bak, çizgiden kaydı bunlar
İhanetin adını açılım koydu bunlar !
Herkes merak ederken açılım neyin nesi
Önce adı Kürt dendi sonra da demokrasi
Ve hatta milli birlik - kardeşlik projesi
Kavramların içini boşaltıp soydu bunlar
İhanetin adını açılım koydu bunlar !
Bu millet büyük millet Türkü Lazı Kürdü var
Hepsinin de Türkiye isimli bir yurdu var
Türkiyenin Kürt değil, bölücülük derdi var
Türk ile Kürt kardeşken, azınlık saydı bunlar
İhanetin adını açılım koydu bunlar !
İlk önce işe göre hakimler bulunacak
Kandilden gelen piçler Haburda alınacak
Çadırdan mahkemeye sokulup, salınacak
Bu mudur be hak hukuk, Allah'ım neydi bunlar
İhanetin adını açılım koydu bunlar !
Saldılar da ne oldu ? Silah mı bırakıldı?
Sokaklar Gazze gibi cam çerçeve yıkıldı
Yolcusuyla birlikte otobüslerı yakıldı
Dağdaki mikropları şehire yaydı bunlar
İhanetin adını açılım koydu bunlar !
Bahane de hazır ha, analar ağlamasın
Lan bizim ki ağlamış, onun ki de ağlasın
Salmayın kahpeleri asın bunları asın
Asker, polis, öğretmen, bebeğe kıydı bunlar
İhanetin adını açılım koydu bunlar !
İmralıdan o melun çıkarsa da şaşmayın
Bunlar onu meclise sokarsa da şaşmayın
Yakasına madalyada takarsada şaşmayın
Şehitlerin öcünü almaktan caydı bunlar
İhanetin adını açılım koydu bunlar !
Bu açılım terörü övenlere yaradı
Kürde değil, o piçi sevenlere yaradı
Devlet'e ulu orta sövenlere yaradı
Bu devlete has..ktirrr çekeni duydu bunlar
İhanetin adını açılım koydu bunlar !
Ergenekon bilmem ne, askerin dili bağlı
P K K sokaklarda polisin eli bağlı
İpler puştun elinde yargının beli bağlı
Devleti de kör etti, gözünü oydu bunlar
İhanetin adını açılım koydu bunlar !
Niyetleri iyiymiş, nasıl iyi niyettir ?
Ben ihanet diyorum, siz deyin ki gaflettir
Mevzu bahis vatansa, gaflette ihanettir
Caminin duvarına işedi siydi bunlar
İhanetin adını açılım koydu bunlar !
OZAN ARİF
..ölüm..
Çoğu insan yirmi yaşında ölür; ama seksen yaşında gömülür...
BOZULDU
tarım hayvancılık battı batıyor
eller bize DELİ DANA satıyor
fakulteli gençler işşsiz yatıyor
kentler doldu taştı köyler bozuldu
SENİ SEVİYORUM
Seni Seviyorum Çünkü, Ellerini Tuttuğumda “Ben” Oluyorum. İçimdeki Sevda Ateşi Büyüyor,Bir Yangın Oluyor Suyla Sönmeyen. Ah Nasıl Atıyor Kalbim Bir Duyabilsen. Seni Seviyorum Çünkü;Adını Duyduğumda Titriyorum. İçimdeki Sevda Telleri Titriyor. Eriyorum, Su Olup Akacağım Sanki. Su Olsam da Sana Akmak İçin Bir Yol Bulurum Ben. Ayaklarının Dibinde Bir Göl Olurum.Sen Bu Aşk Suyuyla Yıkanırsın.
Seni Düşündüğümde ki Bir Tek An Bile Yok Seni Düşünmeden Geçen Hasretin Tutsağı Oluyorum. Hasret Dedim de Seni Özlemenin Bu Kadar Zor Olacağını Bilemezdim. Bir Sarmaşığa Dönüşüyor Hasretin. Bütün Bedenimi Sarıyor. Hasretten Şikayet Etsem de Aldırma Sen. Kavuştuğumuzda Yaşadığım Bahtiyarlık Kötü Olan Ne Varsa Hepsini Silip Atıyor.
Seni Seviyorum Çünkü;Yanındayken Dört Mevsim Bahar Oluyorum. Seni O Baharın En Nadide Çiçeği Yapıyorum. Çiçek Çiçek Açıyorsun Yüreğimde,Kokunla Başımı Döndürüyorsun. Bir Bahardan Diğerine Uzanırken Zaman,Sensizliği Aklıma Bile Getirmek İstemiyorum.
Çiçek Dedim Ya, Bir Çiçek Adı Verseydim Sana Papatya Olurdun. Açışıyla Dünyaya,İnsanlara Baharın Geldiğini Müjdeleyen Papatya. İddiasız Ama Güzel. Güzel Ama Kibirsiz. Sana Baktıkça Kendimi Hiç Keşfedilmemiş Bir Kıtanın Topraklarında Buluyorum. Adım Adım Dolaşıyorum Seni. Sana Dair Ne Varsa Hepsini Öğrenmek İstiyorum. Keşfetmeye Aç Bir Kaşifim Ben. Ancak Senin Topraklarınla Doyuyorum. Sana Her Gün Yeniden,Bir Kez Daha Aşık Oluyorum. Bu Aşka Ben Bile Şaşırıyorum. Ama Şaşkınlığım Beni Mutlu Ediyor.
Seni Seviyorum Çünkü;Her Sabah Kalktığımda Bir Günü Daha Seninle Geçirecek Olmanın Mutluluğunu Yaşatıyorsun Bana. Ben Güne Seninle Başlıyorum ve Her Gün Hayatı Yeniden Keşfediyorum. Gök Kuşağının Her Tonunu Gölgede Bırakan En Parlak Renksin Sen. Her Şey Senin Rengini Taşıyor ve Benim İçin O zaman Anlamlı Oluyor.
Seni Seviyorum Çünkü;Soğuk Günlerde İçimi Isıtan Meltemsin. Sıcak Günlerdeyse Ferahlık Veren Kuzey Rüzgarı. İliklerime İşleyerek Esiyorsun. Seni Seviyorum Çünkü;Her Şeyde Sen Varsın. Nasıl Olmayacaksın ki. Sanki Sen Doğduğumdan Beri İçimdeydin. Yüreğimin En Derin Köşesindeydin. Sanki Ortaya Çıkmak İçin Beni Bekliyordun. Ve Ben Orada Olduğunu Fark Edince Hak Ettiğin Yere Çıkardım Seni.
Seni Seviyorum Çünkü;Hep Benimlesin.Seni Görmem İçin Yüzüne Bakmam Gerekmiyor. Gözümü Kapatsam da Oradasın. Gördüğüm Her Yüz Aslında Sensin.
Gözlerinin İçindeki Binlerce Yıldız Gecenin Karanlığını Delip Geçiyor. Sen Bana Bakarken Ben Kendimi Yıldızlara Bakar Gibi Hissediyorum. O Yıldızların Parlaklığında Kaybediyorum Kendimi. Gözlerim Kamaşıyor Ama Şikayetçi Değilim Aydınlığından.Güneş Doğmasa,Yıldızlar Kaybolmasa Diyorum,Ama Biliyorum Ki Güneşimde Sen Olacaksın Gecenin Sonunda. Bu Kez Daha Parlak Daha Aydınlık Çıkacaksın Karşıma.
Seni Seviyorum Çünkü;Saçların Ellerimin Arasında Kayıp Giderken,Dünyadaki Cenneti Bulmuş Gibi Hissediyorum Kendimi. Cennetin Sahibi Sensin ve Biliyorum Ki Sadece İzin Verdiklerin Girebilir O Cennete. Ben O Cennette Kalmaya Kararlıyım. Seni Seviyorum Çünkü;Her Gülümseyişin İçime Yeniden Yaşama Sevinci Dolduruyor. Her Gülümseyişin Karamsarlığı Yıkıyor,Umutsuzluğu Parçalıyor. SENİ SEVİYORUM ÇÜNKÜ;Seni Sevmeyi Sana Dokunmayı,Seni Dinlemeyi,Sana Bakmayı,Seni Koklamayı,Seninle Paylaşmayı Seviyorum. Seninle Birlikte İnsana Dair Ne Varsa Onları Da Seviyorum. Seni Sevdiğimi Anlatmaya Çalışırken Ne kadar Çaresiz Olduğumu Da Görüyorum. Her Sözcükten Sonra Durup Tekrar Tekrar Düşünüyorum,İçimdeki Seni Yeterince Anlatabildim Mi Diye. Biliyorum Ki Yetmeyecek Bu Kadar Sözcükten Sonra Bile sana Sevgimi Anlatamamış Olacağım.
SÖZCÜKLERİN BİTTİĞİ YERDE İSE GÖZLERİME BAK ONLAR BU SEVGİYİ DAHA İYİ ANLATACAKLARDIR SANA.... YAŞAMAKSA SENİ SEVMEK BEN HİÇ ÖLMEDİM SENİ SEVİYORUM....
Annem'e
Yaşayan,yaşamayan( tüm annelere saygılarımı sunar ellerinden öperim.
İSTEMEM
Derdi veren elbet verir çareyi
Ölürümde yine elden istemem
Son nefesim olsa bir damla suyu
Sevgisiz uzanan elden istemem
Sevgisiz yaşamak ölümden acı
Paranın sevgiye yeter mi gücü?
Gönlüm bir çift tatlı sözün muhtacı
Sevgisiz yürekten dilden istemem.
BIRAKIP DA GİDENE...
Burnu bir karış havada, gözü
yükseklerdeydi ben onu sevdiğimde.
Hele hele benim aşkımı
yerden yere vurup,
nasıl kırmıştı kalbimi zalim.
Dudaklarından dökülen acı sözleri;
öyle ki, bugün bile unutamadım.
Ne tebessümdü o , zehirden beter.
Her olayda içim paramparça,
gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olurdu.
Yorgun düşerdim onsuz geçen,
onunla dolu, koyu siyah gecelerden.
Pişmanlıktan kendime lanetler eder,
sevgimi söylediğim günü düşündükçe,
kaleme sarılıp yazardım ona nefretin
aşkla kucaklaştığı o uzun mısralarımı.
Derdim ki; alın yazımdı,
onbeşimin çocuksu aşkıydı.
Nasıl da gülerdi canı istedi mi...
En anlamlı bakışlarıyla önce ümitlendirir,
ardından bir uçurumun kenarına
yapayalnız bırakır giderdi.
Ben çaresiz, ben yorgun,
ben bıkkın bu sevdadan.
Ah bilirdi o insafsız,
diri diri yanardım o böyle yaptıkça...
Şubatın buz gibi kasvetli soğuğunda;
onda ne bulduğumu bugün bile bilemem.
Ama o günlerde hayatımın amacı,
varolma gibi gelirdi bana.
Çocukluk mu, yoksa gençliğimin
safça tutkusu muydu bu
kölesiye bağlanış,
içten içe kopan fırtınalar,
bu delice yakarış?
Kimbilir, belki de
sevilmeye muhtaç bir kalbin
bitmek bilmeyen kaprisi...
Ondan hiçbir şey istememiştim.
Sadece sevgi...
Evet, şimdi yıllar sonra ben,
onu düşünüyorum ilk defa
kucağımda resimler, hatıralarla.
Hava yine soğuk, yine kasvetli
gözleri gözlerimde yine
sevgi, derin yüreğimde.
Unuttum sanırdım, meğer aldanmışım,
ağladım saatlerce.
Bu onun "ölüm yıldönümü"dür.
17'sinde toprakla kucaklaşan,
o zalimin hikayesidir anlatılan.
Bir melodidir kırık, umutsuz...
Doldururken sensizlik o an odayı
gönlüm hala boş, kafam yine dumanlı.
Bir feryat yankılanmıştı acı dolu
tam 15 yıl önce bugün bomboş kırlarda.
Deli gibi koştum sınıfa, sırası boştu.
Benim kadar çaresizdi her köşe.
Kendi kendime konuşarak
yaklaştım sırasına;
"Sen ölemezsin; canımsın, sevgimsin, emelimsin
Dileğince nefret et, alay et duygularımla Kızmam sana
Ama ne olur bir yalan olsun, acı bir şaka.
Evet, evet beni üzmek için yapıyorsun.
Herşeyini özledim...
Allahım son defa göreyim yeter bana"
Bu sensiz yakarış defalarca sürmüştü
ta ki, ölümün o sinsi kokusunu
içimde duyana kadar.
Hıçkıra hıçkıra ağladım,
sıraya kazıdığın ismini öptüm.
Sonra, ona ait birşeyler bulmak için
aradım her köşeyi...
Yalnızca buruşturulmuş bir sayfa,
rengi solmuş.
Yazı, onun yazısı.
Bir mektuptu, özenilerek yazılmış,
belki de çok emek verilmiş her satırına...
Çok şaşırdım, mektup bana hitabendi.
Korkakça, kaybolmasından korkarak,
acıyla okudum her cümleyi
kalbimde büyüyen bir özlemle...
Hele hele o ilk satırı...
Öyle ki, bugün bile unutamam,
okudukça ağlarım.
"İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş
bir tanem, AFFET BENİ !!!..."
UÇAK(SUNAY AKIN'DAN)
UÇAK
Yıl 1910.
Fransızlar yeni buluşları olan uçağı tanıtmak için tüm uluslardan
katılımcıları davet ederler... Herkes böyle bir icatın gerçekleşmiş olması nedeniyle şaşkın ve meraklıdır...
Dönemin Osmanlı hükümetine de katılımcı için haber gönderilmiş...
Hükümet icatlara oldukça meraklı olan Ali Rıza Paşa'yı gönderelim o meraklıdır demişler...
Ve derhal saraya çağırmışlar...
Kendisine Fransızlar'ın buluşundan bahsetmişler ve Osmanlı'yı temsilen
gitmesini istemişler... Ali Rıza Paşa bunu biz yapmalıydık demiş içinden hayıflanarak...
Yalnız demişler Paşaya; "davet 2 kişilik, yanına 1 kişi daha al onu da sen belirle" demişler... Ali Rıza Paşa biraz düşünmüş ve bir delikanlı var onu götüreyim demiş...
Neyse Ali Rıza Paşa ve delikanlı Paris'in yolunu tutmuşlar... Paris'te otele yerleşmişler... Ve buluşun gösterileceği gün gelmiş. Etraf kalabalık... Meydan ve pist herkes merakla bekliyor... Derken pilot hazırlıklarını yapıyor... Üstüne mont giyiyor birde gözlük takıyor...
Uçak havalanıyor...
Parendeler, taklalar, manevralar müthiş bir gösteri... Piste yeniden iniyor... Alkışlar arasında iniyor uçaktan pilot. Herkes kıskanç ama şaşkın. Bir yetkili bir gönüllü istiyor.
Pilotun arkasında ona eşlik edebilecek cesareti olan; derken bizim delikanlı atılıyor;
"Ben... Ben..." tamam, deniyor. Delikanlıya gözlük ve mont veriliyor...
Delikanlı montu giyiyor gözlüğü takıyor. Kalabalıktan sıyrılmak üzere iken Ali Rıza Paşa kolundan tutuyor bizimkinin!
"Boşver sen binme, bırak başkası binsin" diyor...
"Neden" diye soruyor delikanlı; "Birşey mi hissettiniz?"
"Yok, sen yinede binme evlat!" diyor Paşa... Derken başkası biniyor uçağa. Uçak havalanıyor delikanlı öfkeli paşaya! Parandeler... Manevralar... Derken uçak alev topuna dönüyor ve piste çakılıyor! 2 ölü! Delikanlı Paşaya bakıyor hayretler içinde... Paşa mağrur ve mutlu, bir insanı kurtardığı için. Ama bir başkası ölmüştü... Ama kurtardığı bir insan değildi... Bir ulustu...
Çünkü delikanlı Mustafa Kemal Atatürk'tü!
Sevgilerimle...
Sunay AKIN