nice mutlu senelere
Değişim Rüzgarları...
Söyle ...
Insan gec kalabiliyor bazi seylere, hatta kendine bile...
Kac hayat arkandayim senin,kac yasam yetisemedim sana..
Ömrüne kac ömür yetisemedim sevgilim?
Seninle gidemedigim uzak sehirler var, izleyemedigim filmler..
Henüz icilmemis bes caylari.. SIKI SIKI sarilip,
"Hemen dönecegim,üzülme" diyemedigim tren istasyonlari...
Görmeye firsatim olmadigi kurdugum düsler var..
Mesela fazla sususlarimiz var,
Bu yüzden konusmamiz gereken bazi seyler var..
Olmali...
Sesini duymayali onca zaman oldu, nefesinle isinmayali...
Ilk defa böylesine uzun, böylesine sancili,
Böylesine alismis tavirlarla susuyoruz...
Bazi sarkilar bazen birileri icin yazilmis gibi hissedersin ya,
Hani sustuklarini söyler sana..
Yüzüne vurur bilmekten korktuklarini...
Iste tam o durumdayim, öldürecek beni bu sarki...
Söyle buldun mu aradigin ASKI ...?
Aynen...
Dönebilsem...
ŞİKAYET
Evet, Türkiye'de bir sürü sorun var : hükümet haksızlık yapıyor, demokrasi yok, adalet yok, işsizlik ve hayat pahalılığı var. Trafik kötü, insanlar güvenilmez, çevre sorumsuz insanlar tarafından tahrip ediliyor, ormanlar , bitki örtüsü ve hayvan türleri yok oluyor, doğanın ekolojik dengesi bozuluyor, hayvanlar insanlardan eziyet, kadınlar erkeklerden şiddet görüyor, çocuklar istismar ediliyor, su kaynakları, toprak ve hava kirleniyor, siyasetçiler rüşvet alıyor, terörizm sorunu bitmiyor, laik Cumhutiyet tehlikede, insanların dini inançları istismar ediliyor, ülkenin bölünme tehlikesi var, fakirlik artıyor, eğitim ve sağlık sistemleri çok kötü, dünyada savaşlar var, sevgiliniz veya eşinizle kavgalısınız vs. Bu sorunların hepsi gerçek ve isyan ediyorsunuz. Ülke sorunları da gerçek ve hepimize çözüm için görev düşüyor.
Ancak bütün gün arkadaşlarına yüz yüze ya da sanal ortamda sadece bu konulardan şikayet eden Facebook sayfasını her gün sadece bu sorunlarla ilgili paylaşımlarla dolduran insanlar hem bunalımda olurlar hem de etraflarındaki insanlara sıkıntı verirler. Bu tür insanlar kalıcı arkadaşlar edinemezler. Kimse sürekli şikayet eden insanları fazla dinlemek etraflarında bulunmak istemez. Herkes onlardan kaçar. Evet, iş yerinde haksızlığa uğramış olabilirsiniz, sevgiliniz veya eşiniz size kötü davranıyor olabilir, patronunuz hakkınızı yemiş, elemanlarınız, öğrencileriniz, öğretmenleriniz sıkıntı veriyor, sınavlardan kötü notlar almış ve maddi durumunuz kötü olabilir. Hükümetin politikalarını beğenmiyor olabilirsiniz. Peki arkadaşlarınızla konuşacak hiç mi olumlu konularınız yok ? Hiç mi doğadaki, insanlardaki güzellikleri görmüyorsunuz ? Hiç mi sanata, spora, müziğe ilgi duymuyorsunuz ? Hiç mi hobiniz yok ? Hiç mi eğlenceli ortamlarda bulunmuyorsunuz ?
Bunları yazdığım zaman bazıları "ülkede bu kadar sorunu görmezden mi gelelim ? Olumlu konuşacak ne var ? "diye cevap veriyorlar. Kusura bakmayın ama bu tür cevap verenler sözlerimi kıçlarından anlıyorlar. Ülkedeki sorunları görmezden gelelim demedim. Tersine bu sorunların gerçek olduklarını ve çözümleri için hepimize görev düştüğünü yazdım. Ancak ülke ve kişisel sorunları çözebilecek gücü olması için insanın depresyonda olmaması ve çözüme yönelik olumlu düşünebilmesi gerekir. İnsanlarla konuştuğu ve Facebook'ta paylaştığı konuların yüzde 90'ı şikayet, isyan ve protesto olan insanlar çözüm üretemezler.
Sadece şikayet eden insanların şikayetlerinin bir kısmı gerçek ama büyük bir kısmı da olumsuz düşünce alışkanlığından kaynaklanan sanal problemlerdir. Bu insanların yanlış irrasyonel olumsuz düşünce kalıpları vardır. Eğer böyleyseniz kendinize yazık ediyorsunuz. Aslında içinizde başarılı ve mutlu olabilecek potansiyeliniz var. Ama yanlış ve olumsuz düşünce tarzınız potansiyelinizi gerçekleştirme ve yüz yüze bulunduğunuz gerçek sorunları çözmenize engel oluyor. Bu yanlış düşünce tarzından kendi kendinize kurtulamıyorsanız bir an önce iyi bir bilişsel davranışsal terapistten yardım almalısınız.
budurr yaaaa:D:D:D
KARI & KOCA
Bir çift hiç konuşmadan arabayla yolda gitmekteydi. Daha önceki bir tartışma münakaşaya dönüşmüştü ve hiçbiri teslim olmak istemiyordu.
Keçi, katır ve domuzlarla dolu bir çiftliğin yanından geçerken koca, alaycı bir biçimde sorar: 'Akrabaların mı?'
Karısı 'Evet' diye cevap verir ve ekler, 'Senin taraftan akrabalarım'
KELİMELER
Kocası karısına kadınların bir günde kaç kelime kullandığına dair bir makale okuyordu... 'Erkeklerin 15,000 kelimesine karşılık 30,000 kelime'
Karısı yanıtladı: 'Sebebi erkeklere her şeyi tekrar etmek zorunda olmamızdır.'
Kocası karısına döndü ve sordu: 'Efendim?'
YARADILIŞ
Bir gün bir adam karısına sordu: 'Aynı zamanda nasıl hem bu kadar salak, hem de bu kadar güzel olabildiğini anlamıyorum.'
Karısı yanıtladı: Allah beni sen çekici bul diye çok güzel yarattı; Allah beni seni çekici bulayım diye çok salak yarattı!'
KONUŞMAMA CEZASI
Bir karı koca evde problemler yaşamaktaydı ve birbirlerine konuşmama cezası uygulamaktaydı. Aniden adam ertesi gün karısının kendisini sabah 5:00 da iş için bir uçuşu olduğundan uyandırması gerektiğini hatırladı. Sessizliği ilk bozan ve kaybeden kendisi olmamak için, bir kağıdın 'Lütfen beni sabah 5:00 da uyandır.' yazdı ve notu karısının bulabileceği bir yere bıraktı. Ertesi sabah, adam uyandı ancak saatin 9:00 olduğunu ve uçuşu kaçırdığını fark etti. Çok kızdı, tam karısının onu neden uyandırmadığını soracakken yatağın yanında bir parça kağıt buldu. Kağıtta 'Saat 5:00 uyan' yazmaktaydı.eheheheheeeeeeeee
harika bir hikaye tşk ler arkadaşıma;)
HALİL İBRAHİM BEREKETİ
Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış....
Büyüğü Halil.... Küçüğü ise İbrâhim...
Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış...
Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin...
Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş..
Bununla geçinip giderlermiş...
Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.
İkiye ayırmışlar.... İş kalmış taşımaya....
Halil, bir teklif yapmış :
- İbrahim kardeşim ; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.
- Peki abi demiş İbrahim... Ve Halil gitmiş çuval getirmeye....
O gidince, düşünmüş İbrahim:
- Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine
Böyle demiş ve, Kendi payından bir miktar atmış onunkine...
Az sonra Halil çıkagelmiş.
- Haydi İbrahim...! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.
- Peki abi...!
İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola..
O gidince, Halil'i düşünür bu defa: Der ki:
- Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.
Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek.
Ev kurup evlenecek. Böyle düşünerek,
Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.....
Velhasıl , biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle sürüp gider.....
Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur. Karanlık basar.
Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta azalmıyor bile....
Hak teala bu hali çok beğenir.
Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki ...
Günlerce taşır iki kardeş , bitiremezler. şaşarlar bu işe...
Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları.
Bugün "Bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir.
Bu bereketin adı : Halil İbrahim bereketidir...
ALLAH HEPİNİZE HALİL İBRAHİM BEREKETİ VERSİN;)
Yeni Günlük Bonusu
Sizin için harika bir şey hazıradık! Yepyeni Günlük Bonusu GameDesire sayfasındadır! Ne kadar oyun oynarsanız o kadar Oyun Fişi kazanma şansınız var! Her gün 100 000 000 bedava Oyun Fişi bekliyor sizi burada! Kurallar çok basittir. Fazla oyun oynarsanız 100 000 bedava Oyun Fişi kazanabilirsiniz.
Bol Şanslar!